Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sızıntı yapmak | leak v. | ||
They are nothing more than environmental criminals who allow leaking tankers to be towed into the high seas. Bunlar, sızıntı yapan tankerlerin açık denizlere çekilmesine izin veren çevre suçlularından başka bir şey değildir. More Sentences |
||||
General | sızıntı yapmak | seep v. | ||
General | sızıntı yapmak | escape v. | ||
General | sızıntı yapmak | exude v. | ||
General | sızıntı yapmak | get out of v. | ||
General | sızıntı yapmak | screeve [dialect] [uk] v. |
Turkish | English | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | (sıvı) sızıntı yapmak | seep away v. |
Phrasals | bir şeyden dışarı sızıntı yapmak | ooze from v. |